Saatlerce çalışmaktan yoruldum.
- I felt tired from having worked for hours.
Ortak çıkarları için birlikte çalışmaktaydılar.
- They had been working together for common interests.
Mayuko zor iş yapmaktan kaçındı.
- Mayuko avoided doing hard work.
Ne tür bir iş yapmak istediğinizi düşünmelisiniz.
- You must consider what kind of work you want to do.
Bilgisayarlar gerçekten edebi eserleri çevirebilir mi?
- Can computers actually translate literary works?
Ressam birçok güzel sanat eserleri üretir.
- The painter produces many fine works of art.
O benim iş arkadaşımdır.
- He is my working mate.
O bazen işe arabayla gider.
- Sometimes she drives to work.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
- Before going to work in Paris, I have to brush up on my French.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
- Before going to work in Paris I need to brush up my French.
Şimdiye kadar Shakespeare'in üç tane yapıtını okudum.
- I have read three of Shakspeare's works so far.
Darwin'in yapıtı her şeyi değiştirir.
- Darwin's work changes everything.
O, şu anda görevdedir.
- She is at work right now.
Sosyal görevliden Stevenson ailesi hakkındaki bilgiyi takip etmesi istedi.
- The social worker was asked to follow up the information about the Stevenson family.
Bu kitap, onun çalışmalarının en iyileri arasında sayılır.
- This book counts among the best of his work.
İşim olmasa, bu kitapları okuyabilirim.
- Were I free from work, I could read these books.
Daha iyi maaş ve daha iyi çalışma koşulları için temizlik emekçileri grevine barış içinde yardım etmek için oraya gitmişti.
- He had gone there to help garbage workers strike peacefully for better pay and working conditions.
Projenin en büyük zorluğu, hayata geçirmek için gerekli beceriye sahip emekçilerin bulunup bulunmaması olacak.
- The biggest challenge to the project will be the availability of workers with the skills required to bring it to fruition.
Genellikle işten ne zaman ayrılırsın?
- What time do you usually get off your work?
Genellikle işten ne zaman ayrılırsın?
- When do you usually get off work?
Dan treni bir bakım atölyesine sürdü.
- Dan drove the train to a maintenance workshop.
Tom'un bodrumunda bir atölyesi var.
- Tom has a workshop in his basement.
Komite herkesi memnun edecek önlemleri düzenlemek için dün gece geç saatlere kadar yatmadı.
- The committee stayed up late last night trying to work out measures that would please everyone.
Sıcak bir yaz gününde, klima bizi serin tutmak için bütün gün çalışır.
- On a hot summer day, the air conditioner works all day to keep us cool.
Bir sürü işim yok ama bu hafta beni ofiste tutmak için yeterli.
- I don't have a lot of work, but it's enough to keep me in the office this week.
Tom ve Mary sorunu çözmek için birlikte çalıştılar.
- Tom and Mary worked together to solve the problem.
İşçiler sorunu çözmek için birleştiler.
- The workers united to solve the problem.
John fazla mesaiden dolayı yorgundu.
- John was tired from working overtime.
Tom Noel Arefesinde fazla mesai yapmak istemedi.
- Tom didn't want to work overtime on Christmas Eve.
Kaza meydana geldiğinde, o üç yıldır fabrikada çalışıyordu.
- He had been working in the factory for three years when the accident occurred.
Ağabeyim, bir ilaç fabrikasında çalışmayı planlıyor.
- My older brother is planning to work at a drug factory.
Ne tür bir iş yapmak istediğinizi düşünmelisiniz.
- You must consider what kind of work you want to do.
Tom mühendislik dalında mastır yapmak için çalışıyor.
- Tom is working toward a master's degree in engineering.
Bu eserde görünen tüm karakterler tamamen hayal ürünüdürler. Yaşayan ya da ölü gerçek kişilere olan herhangi bir benzerlik sadece rastlantıdır.
- All characters appearing in this work are fictitious. Any resemblance to real persons, living or dead, is purely coincidental.
O çalışırken bir kaza yaptı.
- He had an accident while working.
O çalışırken bir kaza yaptı.
- She had an accident while working.
O her şeyi çalıştırmak için kararlıydı.
- She was determined to make everything work.
Eski bilgisayar korsanlarını güvenlik uzmanı olarak çalıştırmak için kiralamak iyi bir fikir mi?
- Is it a good idea to hire former hackers to work as security professionals?
Wienczysława, işyerindeki en güzel esmerdir.
- Wienczysława is the most beautiful brunette in the workplace.
Benim işyeri ile iyi bir iş yaparım.
- I do a good job with my work.
İşlemeyeceğini düşünüyorum.
- I think it won't work.
Senin planın işlemedi.
- Your plan didn't work.
İşimizin yapılmış olmadığını biliyoruz.
- We know our work isn't done.
Bir ayda işi tamamen bitirmek imkansız.
- It is utterly impossible to finish the work within a month.
Çeneni kapa ve işine devam et.
- Just shut up and get on with your work!
Hayatta başarılı olmak istiyorsan, çok çalış.
- If you want to succeed in life, work hard.
Başarılı olmak istiyorsan, çok çalışmalısın.
- You must work hard, if you want to succeed.
Is that fence made out of wrought iron?.
She knows how to work the system.
He used pliers to work the wire into shape.
I work with the homeless people from the suburbs.
He hasn’t come home yet, he’s still at work.
The rock musician worked the crowd of young girls into a frenzy.
It takes a lot of work to write a dictionary.
Work is done against friction to drag a bag along the ground.
He worked the levers.
The soft metal works well.
This artist works mostly in acrylics.
My plan didn’t work.
the mine was worked until the last scrap of ore had been extracted.
They worked on her to join the group.
His fingers worked with tension.
The dye worked its way through.
I cannot work a miracle.
He is working his servants hard.
She wreaked her anger on his car.
Tom said his father worked in Boston.
- Tom said that his father worked in Boston.
Tom said that his father worked in Boston.
- Tom said his father worked in Boston.
Labor is a necessary evil.
- Work is a necessary evil.