Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.
- We had no choice but to leave the matter to him.
O meseleye karıştırılmak istemiyorum.
- I don't want to be involved in that matter.
Radyoaktif maddeler tehlikelidir.
- Radioactive matter is dangerous.
Madde sıcaklığa göre hal değiştirir.
- Matter changes its form according to temperature.
Tom konu hakkında Mary ile özel görüştü.
- Tom spoke to Mary in private about the matter.
Bu konuyu tartışmak için özel bir isteğim yok.
- I have no particular desire to discuss that matter.
He always took some reading matter with him on the plane.