İki düzine kalem satın aldım.
- I bought two dozen pencils.
Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.
- You must not write a letter with a pencil.
O bana bir kurşunkalem verdi.
- She gave me a pencil.
Onun biri uzun ve diğeri biri kısa iki tane kurşunkalemi vardır.
- He has two pencils. One is long and the other one is short.
Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var.
- I need an envelope, a piece of paper, and a pencil or a pen.
Birisi kurşun kalemimi çaldı.
- Someone has walked off with my pencil.