İnsanlar onun tablolarını beğenmek için geldiler.
- People came to like her paintings.
John tabloyu sahiplendi.
- John laid claim to the painting.
O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi.
- He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.
Bu kendi yaptığım bir resimdir.
- This is a picture of my own painting.
Bu yağlı boya tablo 17. yüzyıldan kalma.
- This oil painting dates from the 17th century.
Eski İtalyan yağlı boya resim hiç halkın içinde sergilenmedi.
- The old Italian oil painting was never exhibited in public.
Tom sabahı tavanı boyayarak geçirdi.
- Tom spent the morning painting the ceiling.
Tom ve arkadaşları öğleden sonrayı ahırı boyayarak geçirdi.
- Tom and his friends spent the afternoon painting the barn.
O, ressamlık için yeteneklidir.
- He has an aptitude for painting.
Ressamlık onun hayatının büyük aşkıydı.
- Painting was the great love of his life.
Tom garajı boyamayı bitirmenin onun bir gününü alacağını düşündü.
- Tom figured it would take him a full day to finish painting the garage.
Sanırım Tom geçen yaz ahırı boyamaya zaman ayırmadı.
- I guess Tom didn't get around to painting the barn last summer.
O, resim sanatını mükemmelliğe taşıdı.
- He brought the art of painting to perfection.
İş resim sanatına gelince tam bir amatörüm, ama bu tabloyu gerçekten beğeniyorum.
- I'm just an amateur when it comes to art, but I really like this painting.