Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
Tom herkesin güvende olup olmadığını merak etmekten kendini alamadı.
- Tom couldn't help but wonder if everybody was safe.
Mısır piramitleri dünyanın yedi harikasından biridir.
- The pyramids of Egypt are one of the seven wonders of the world.
Çamaşır makinesi harika bir icattır.
- The washing machine is a wonderful invention.
Hepimiz onun böyle iyi bir adamı niye terk ettiğini merak ettik.
- We all wondered why she had dumped such a nice man.
Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.
- I've always wondered what it'd be like to have siblings.
Onların hâlâ uyanık olması şaşılacak şey.
- It's a wonder they're still awake.
Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.
- For children, this world is full of wonders and miracles.
Onun hâlâ hayatta olması bir mucize.
- It's a wonder that she's still alive.
O şaşkınlıkla etrafına bakındı.
- She looked around in wonder.
Sadece bir şaşkınlık şimdi bize yardımcı olabilir.
- Only a wonder can help us now.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
- I sometimes wonder if I am a girl.
Ne yaptığımızı merak ediyor olacak.
- He will be wondering what we are doing.
The idea was so crazy that it is a wonder that anyone went along with it.
Miss Paynter had a little wonder as to whether the man, as she called Mr. Lacy in her own mind, had ever been admitted to this room. She thought not.
He's a wonder at cooking.
The show was wonderful. You should've seen it.
- The show was wonderful. You should have seen it.
Too much of a good thing is wonderful!
- Too much of a good thing is wonderful.