Kazanın tanıklarıydık.
- We were witnesses of the accident.
Bazı tanıklar olduğunu umuyorum.
- I hope there were some witnesses.
Onu şahit gösteremeyiz.
- We can't produce him as a witness.
Yakındaki bir okulda birçok çocuk uçak kazasına şahit oldu.
- Many children at a nearby school witnessed the plane crash.
Ben senin ince zekana sahip değilim.
- I don't have your wit.
İnce espri konuşmaya lezzet verir.
- Wit gives zest to conversation.
O kitabı yazan kişi hem mizah hem de ince espriye sahiptir, değil mi?
- The person who wrote that book is possessed of both humour and wit, isn't he?
Tom her zaman nükte yapıyor.
- Tom is always making witty remarks.
Eski arkadaşının fişini çekerken, herkes ölür dedi genellikle nükteci doktor.
- Everybody dies, said the usually witty doctor as he pulled the plug on his old friend.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
Çılgınlık yapmadan yaşayan insan düşündüğü kadar akıllı değildir.
- Who lives without folly is not so wise as he thinks.
Şirketiniz öncelikli olarak Amerika ile iş yapıyorsa, o zaman Amerikalı bir yerli ile İngilizce öğrenmek zorunda kalırsınız.
- If your company primarily does business with America, then you should be studying English with a native speaker from America.
Bizimle kimin kaldığını öğrenmek istiyorum.
- I want to know who's staying with us.
Tom'un ebeveynleri olmadan müzeye girmesine izin verilmeyeceğinin farkında olmamasının pek mümkün olmadığını düşünüyorum.
- I think it's highly unlikely that Tom was not aware that he wouldn't be allowed to enter the museum without his parents.
O farkında olmadan Tom'un arka kapısında sızdım.
- I just snuck in Tom's back door without him noticing.
Tom gelecek hafta bizimle Boston'a gitmeyi planlayıp planlamadığını bilmek istiyor.
- Tom wants to know if you're planning on going to Boston with us next weekend.
Bu gece kiminle çıkacağını bilmek istiyorum.
- I want to know who you're going out with tonight.
Bu sabah depomu benzinle doldurduğumda, litresi 135 yene mal oldu yani galonu 6.55 dolar.
- When I filled my tank with gasoline this morning, it cost ¥135 per liter which is $6.55 per gallon.
Yani benim fikrimin nesi var?
- So what's wrong with my idea?
Ortalama zekada birisi bunu anlayabilir.
- A person with average intelligence would understand that.
Onun zekası ve deneyimi onun sorunla baş etmesini sağladı.
- His intelligence and experience enabled him to deal with the trouble.
Tom bilirkişi olarak işe alındı.
- Tom was hired as an expert witness.
Bazı normlarla ilgili temel bir anlayış olmadan, iletişim mümkün değildir.
- Without a basic understanding of certain norms, communication is impossible.
İyi bir espri anlayışı zor dönemlerle başa çıkmana yardımcı olacaktır.
- A good sense of humor will help you deal with hard times.
O cinayete tanıklık etti.
- He witnessed the murder.
Tanık onun adını açıkladı.
- The witness stated his name.
Tek tanığımız tanıklık yapmayı reddediyor.
- Our only witness is refusing to testify.
Biz bildiğimizi söylüyoruz, gördüğümüze tanıklık ediyoruz; sizler ise bizim tanıklığımızı kabul etmiyorsunuz.
- We speak that we do know, and testify that we have seen; and ye receive not our witness.
The opportunity was right in front of you, and you didn't even have the wit to take it!.
Where she has gone to is beyond the wit of man to say.
He's gone completely out of his wits.
My father had a quick wit and a steady hand.
She looked through these to God and was God’s priest.
The best man's speech was hilarious, full of wit and charm.
She can bear witness, since she was there at the time.
As a witness to the event, I can tell you that he really said that.
The witness for the prosecution did not seem very credible.
Instead, Niebuhr's God was the God witnessed to in the Hebrew Scriptures and the New Testament, the Bible of the Christian world.
He witnessed the accident.
This certificate witnesses his presence on that day.