John sorunu çözmek için boşuna uğraştı.
- John tried in vain to solve the problem.
Dick o problemi çözmek için boşuna çalıştı.
- Dick tried in vain to solve that problem.
Tom Mary'yi sanat okuluna gitmesi için boş yere ikna etmeye çalıştı.
- Tom tried in vain to convince Mary to go to art school.
Ben onu bir daha sigara içmemesi için boş yere ikna etmeye çalıştım.
- I tried in vain to persuade him not to smoke any more.
On the mountains of truth you can never climb in vain.