Birbirinizi içten seviyor musunuz?
- Do you love each other deeply?
O beni içten selamladı.
- She bowed deeply to me.
Derinden minnettar olduğu için, teşekkürlerini ifade etmeye çalıştı.
- Being deeply thankful, he tried to express his thanks.
Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
- His speech deeply affected the audience.
Tom Mary'nin gözlerine derin derin baktı.
- Tom gazed deeply into Mary's eyes.
Sadece bizim aramıza, o çok derin derin düşünmez.
- Just between us, he doesn't think very deeply.
Ondan çok etkilendim.
- I was deeply moved by that.
Senin için çok üzülüyorum.
- I feel for you deeply.
O, bu kayba son derece üzüldü.
- He deeply regretted this loss.
Tom sanat tarihi ile son derece ilgilenmeye başladı.
- Tom became deeply interested in art history.