Yanımda neredeyse hiç param yok.
- I have hardly any money with me.
Ben dışarıya giderken yanımda bir şemsiye alırım.
- I take an umbrella with me when I go out.
Bunun üzerine Tom'a yardım edemeyiz.
- We can't help Tom with that.
Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.
- In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us.
Eğer istiyorsan bizimle birlikte gelebilirsin.
- Come along with us if you like.
Seninle seyahat etmek istiyorum.
- I want to travel with you.
Endişelenme. Ben seninle kalacağım.
- Don't worry. I'll stay with you.
Onunla beraber olduğun sürece mutlu olamazsın.
- As long as you are with him, you can't be happy.
Çok sayıda tutucu Amerikalı onunla aynı fikirdeler.
- Many conservative Americans agreed with him.
Kulübün bütün üyeleri benimle anlaştılar.
- All the members of the club agreed with me.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Ben sizinle birlikte gitmek için hazırım.
- I am ready to go with you.
Sizinle yaşamayı seviyorum.
- I love living with you.
Hepsi bununla tamamlandı.
- All is completed with this.
Bununla bir sorunun var mı?
- Do you have a problem with this?
Jack is sick today and doesn't really seem with it.
... and did his part to help america ...
... And this young man in October of his freshman year said something like the following. “The ...