O beni kolayca kaldırdığı için şaşırdım.
- I was surprised because he lifted me up with ease.
Kolayca sorunu çözdü.
- She solved the problem with ease.
O, kolaylıkla işi bitirdi.
- She finished the job with ease.
O kolaylıkla yarışı kazandı.
- He won the race with ease.
Otobüs durağını kolayca bulacaktır.
- He will find the bus stop easily.
O, hatalarını kolayca kabul edecek bir adam değildir.
- He is not a man to admit his mistakes easily.
Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
- I can easily wait till tomorrow.
O, evini kolaylıkla bulabildi.
- He could find her house easily.
Onlar kolaylıkla parçalamadı.
- They did not break apart easily.
... And the relative ease with which television ...
... and that's a decision that is ease their financial stress and boosted their ...