Sana iyi şans dilemek için geldim.
- I came to wish you good luck.
Özür dilemek istiyorum.
- I wish to say a word of apology.
Tanrı ile konuşma arzusu saçmadır. İdrak edemediğimiz birisiyle konuşamayız.
- The wish to talk to God is absurd. We cannot talk to one we cannot comprehend.
Benim arzuma boyun eğmesi için onu zorladım.
- I forced him into complying with my wish.
Bu harika günde bütün en iyi dileklerimle.
- All the best wishes on this wonderful day.
Umarım dileklerin gerçekleşecektir.
- I hope your wishes will come true.
Sen uçabildiğini temenni etmez misin?
- Don't you wish you could fly?
Babanızın çabuk iyileşmesi için isteklerim.
- My wishes for your father's rapid recovery.
İnşallah isteklerin gerçekleşir.
- I hope your wishes will come true.
Kocanızla iletişim kurmayı istemenizi anlıyorum.
- I understand you wish to contact your husband.
Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir.
- Ken wishes to brush up his English.
Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir.
- Ken wishes to brush up his English.
Jane İngiltere'de sumo görebilmeyi istemektedir.
- Jane wishes she could see sumo in England.
Herkes vali seçilmiş olmayı diledi.
- Everybody wished he had been elected governor.
O, yirmi yıl önce doğmuş olmayı diledi.
- She wished she had been born twenty years earlier.
Benim dileğim İsviçre'ye gitmektir.
- My wish is to go to Switzerland.
Sonunda dileğim gerçekleşti.
- My wish has finally come true.
Bu biracık hüsnükuruntu.
- That's a bit of wishful thinking.
Yatırımcılar, gerçek değer yaratma ile hüsnükuruntuyu ayırt etmeliler.
- Investors must distinguish between genuine value creation and wishful thinking.
I wish to complain.
Mr. White took the paw from his pocket and eyed it dubiously. I don't know what to wish for, and that's a fact, he said slowly. It seems to me I've got all I want..