Özür dilemek istiyorum.
- I wish to say a word of apology.
Sadece sana şans dilemek için uğradım.
- I just stopped by to wish you luck.
Onun arzusu iyi bir öğretmen olmaktır.
- Her wish is to become a good teacher.
Anne babasının arzusunun aksine şarkıcı oldu.
- He became a singer against his parents wishes.
Bu harika günde bütün en iyi dileklerimle.
- All the best wishes on this wonderful day.
Üçüncü dilek mi? Adam şaşırdı. Birinci ve ikinci dileği dilememişsem, o nasıl üçüncü dilek olabilir ki?
- Third wish? The man was baffled. How can it be a third wish if I haven't had a first and second wish?
Sen uçabildiğini temenni etmez misin?
- Don't you wish you could fly?
O, ebeveynlerinin isteklerine karşı çıktı ve yabancı ile evlendi.
- She went against her parent's wishes, and married the foreigner.
Senin isteklerini karşılamaya çalışacağım.
- I'll try to meet your wishes.
Hanako'nun Taro ile evlenmek istemediği açıktı.
- It was clear that Hanako did not wish to marry Taro.
Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir.
- Ken wishes to brush up his English.
Jane İngiltere'de sumo görebilmeyi istemektedir.
- Jane wishes she could see sumo in England.
Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir.
- Ken wishes to brush up his English.
O, yirmi yıl önce doğmuş olmayı diledi.
- She wished she had been born twenty years earlier.
Keşke olduğum gibi olmayı dilediğim zaman olduğum gibi olsam.
- I wish I were what I was when I wished I were what I am.
Benim dileğim İsviçre'ye gitmektir.
- My wish is to go to Switzerland.
Dileğiniz gerçekleşti mi?
- Did you get your wish?
I wish to complain.
Mr. White took the paw from his pocket and eyed it dubiously. I don't know what to wish for, and that's a fact, he said slowly. It seems to me I've got all I want..