Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.
- A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.
Orijinal qipao geniş ve boldu.
- The original qipao was wide and loose.
Bu böcekler geniş bir alana yayıldılar.
- These insects are widely distributed.
New York'un caddeleri çok geniştir.
- The streets of New York are very wide.
Henüz tamamen uyanık değilim.
- I'm not wide awake yet.
Pencere tamamen açıktı.
- The window was wide open.
Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
- Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
İngilizce dünyada en yaygın konuşulan dildir.
- English is by far the most widely-spoken language in the world.
Columbus Amerika'yı keşfettiği zaman, bizon ( Amerikan mandası ) geniş bir alanda yaşıyordu.
- When Columbus discovered America, bison (American buffalo) inhabited a wide-ranging area.
Mississippi Nehri derin ve geniştir.
- The Mississippi River is deep and wide.
Kapı sonuna kadar açıktı.
- The door was wide open.
Pencere tamamen açıktı.
- The window was wide open.
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Deprem geniş çaplı hasara yol açtı.
- The earthquake caused widespread damage.
Benim hobilerim sadece geniş kapsamlı değil fakat aynı zamanda faydalı da.
- My hobbies are not only wide-ranging but also useful.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.
- Fadil found the door wide open.
Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.
- Fadil found the door wide open.
Tom gözlerini ardına kadar açtı.
- Tom opened his eyes wide.
Sizin tahmin hedeften uzak.
- You're wide of the mark.
Sen tamamen ödevlerin aracılığıyla mısın?
- Are you completely through with your homework?
Tamamen işine dalmıştı.
- He was completely absorbed in his work.
Ön kapı sonuna kadar açıktı.
- The front door was wide open.
Evlenmeden önce gözlerinizi sonuna kadar açık tutun ve daha sonra yarı kapalı tutun.
- Keep your eyes wide open before marriage and half shut afterwards.
Kapıyı apaçık buldum.
- I found the door wide open.
Tom'un gözleri apaçık.
- Tom's eyes are wide open.
Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.
- A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.
Çok çeşitli konular tartıştık.
- We discussed a wide range of topics.
Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı.
- Tom remained wide awake the whole night.
Henüz tamamen uyanık değilim.
- I'm not wide awake yet.
Another technique is cyst aspiration with a wide-bore needle.
Benim hobilerim sadece geniş kapsamlı değil fakat aynı zamanda faydalı da.
- My hobbies are not only wide-ranging but also useful.
Ayakları ayrık durdu.
- He stood with his feet wide apart.
Bacakları ayrık durdu.
- He stood with his legs wide apart.
Henüz tamamen uyanık değilim.
- I'm not wide awake yet.
Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı.
- Tom remained wide awake the whole night.
Pencere tamamen açıktı.
- The window was wide open.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
Sanırım sen bütün dünyada en güzel kadınsın.
- I think you're the most beautiful woman in the whole wide world.
Biz daha geniş bir dinleyici kitlesine ulaşmak istiyoruz.
- We want to reach a wider audience.
Bir polarize fişin biri diğerinden daha geniş olan iki ağzı vardır.
- A polarized plug has two blades with one wider than the other.
Prosedür doğru ve eksiksiz yürütülmelidir.
- The procedure must be executed correctly and completely.
Bunun için tam olarak hazır değilim.
- I'm not completely prepared for this.
Tam olarak emin değilim.
- I'm not completely sure.
Japon ekonomisi geniş ölçüde büyüdü.
- The economic of Japan grew up widely.
Çay geniş ölçüde Hindistan'da yetiştirilir.
- Tea is widely grown in India.
Nehir, Avrupa'daki en geniştir.
- The river is the widest in Europe.
Nehir bu noktada en geniştir.
- The river is widest at this point.
Tamamen ve tam anlamıyla sana âşığım.
- I'm totally and completely in love with you.
Ben bunu bütünüyle onaylıyorum.
- I completely approve of this.
O bütünüyle yanlış değil.
- That's not completely wrong.
Söylenti her yerde yayıldı.
- The rumor spread far and wide.
Biz düpedüz gafil avlandık.
- We were completely taken by surprise.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Amcam hastalığından tamamıyla kurtuldu.
- My uncle has completely recovered from his illness.
The inquiry had a wide remit.
He was wide awake.
The arrow fell wide of the mark.
He travelled far and wide.
We walked down a wide corridor.
That team needs a decent wide player.
He's so obnoxious that everyone gives him a wide berth.
Steer to port and give the rocks a wide berth.
Well, I suppose you could say the weatherman was wide of the mark again then!.
The fate of the loan sailor is still wide open.
It was a wide open frontier town before the railroad came.
It was a bright, sunny morning, and the windows stood wide open.
He left himself wide open to criticism.
The world airline fleet of long-range aircraft consists almost entirely of wide-bodies.
WorldWideWeb: Proposal for a HyperText Project.
The twister cut a wide swath of destruction in Utica, a town of 2,000 people about 90 miles southwest of Chicago.
With his signature red beret and class-based rhetoric, president Hugo Chavez has cut a wide swath through this oil-rich but impoverished nation.
In 1866 Colonel J. F. Meline noted that the rebozo had almost disappeared in Santa Fe and that hoop skirts, on sale in the stores, were being widely used.
... When Google does an index of the World Wide Web, we have a ...
... The majority of people by a wide margin think we should be ...