Tom bir düdük çıkardı ve onu üfledi.
- Tom pulled out a whistle and blew it.
Polis arabanın durması için düdük çaldı.
- The policeman whistled for the car to stop.
O yürürken ıslık çaldı.
- He whistled as he walked.
O, bir melodiyi ıslıkla çalmaya başladı.
- He began to whistle a tune.
Onlar düdük sesini duyduklarında son hızla başladılar.
- On hearing the whistle, they started at full speed.
O, giderken ıslık çaldı.
- He whistled as he went along.
Islık çalmasına izin verme.
- Don't let him whistle.
I need a new phone, but I don’t want all those fancy bells and whistles on it!.
A bullet whistled past.
We soldiers changed into our No.1 dress uniforms, Sid into his best whistle and we set off for the church.