werkstücke

listen to the pronunciation of werkstücke
الإنجليزية - التركية

تعريف werkstücke في الإنجليزية التركية القاموس.

pieces
(Muzik) parça

Odada dört parça mobilya vardı. - There were four pieces of furniture in the room.

Ben üç parça mobilya satın aldım. - I bought three pieces of furniture.

works
(Askeri) bayındırlık
works
asar
works
(Askeri) tahkimat
workpieces
parçaların
pieces
parçalar

O, mektubu parçalara ayırdı. - She tore the letter into pieces.

Bir pastayı eşit parçalara ayırma oldukça zordur. - Cutting a cake into equal pieces is rather difficult.

works
{i} fabrika

Babam bir fabrika için çalışmaktadır. - My father works for a factory.

Tom büyük bir fabrika için çalışıyor. - Tom works for a large factory.

works
{i} çalışmalar

Bu kitap şairin en iyi çalışmalarından biridir. - This book is one of the poet's best works.

Picasso'nun çalışmalarını severim. - I like the works of Picasso.

works
{i} eserler

Bu kitap şairin en iyi eserlerinden biridir. - This book is one of the poet's best works.

Şekspir'in tüm eserlerine sahibim. - I have the complete works of Shakespeare.

works
{i} tesis

Karıştırma tesisinden şantiyeye beton taşımak için doksan dakikamız var. - We have ninety minutes to carry the concrete from the mixing plant to the worksite.

Beton karma tesisi sadece şantiyeden bir mil uzakta. - The concrete mixing plant is just a mile from the worksite.

works
{i} yapıtlar
works
(isim) fabrika, imalathane, iş, atölye, işler, eserler, yapıtlar, çalışmalar, tesis, yapı, istihkâm
works
{i} atölye

Ben atölyede çalışıyorum. - I am working at the workshop.

Atölyesinde bir tablo yapıyor. - He's making a table in his workshop.

works
work işle/çalıştır/çalış
works
{i} imalathane
works
{i} işler

Ben işlerin kontrolünü aldım. - I got control of the works.

Her ülkede aynı şekilde işler. - It works the same way in every country.

works
parça/eser/iş
works
{i} yapı

Tom evinin yakınındaki bir spor salonunda egzersiz yapıyor. - Tom works out in a gym near his house.

Atölyesinde bir tablo yapıyor. - He's making a table in his workshop.

works
(Askeri) TAHKİMAT: Bak. "fortification"
ألمانية - الإنجليزية
works
pieces
workparts
workpieces
work pieces