O, ne konuştu nede ağladı, sessizce dışarı çıktı.
- He neither spoke nor wept, but went out in silence.
Hoşça kal demeden dışarı çıktı.
- She went out without saying good-bye.
Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
- Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
Dün dışarı çıkmak zorunda kaldım.
- I was obliged to go out yesterday.
Onunla dışarıya çıkmak eğlenceli.
- It's fun to go out with him.
Onunla dışarıya çıkmak eğlenceli.
- It's fun to go out with her.
Benimle flört etmek ister misin?
- Would you like to go out with me?
Bir yerde içki içmek için dışarı çıkmak ister misiniz?
- Would you like to go out to have a drink somewhere?
Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
- I would rather stay at home than go out.
Köpek dışarı gitmek istiyor.
- The dog wants to go outside.
Dışarı gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- I would rather stay home than go out.
Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.
- I'm going to go out this afternoon.
Baba, dışarıya çıkıp oyun oynayabilir miyim?
- Daddy, may I go out and play?
The lights went out.
They've been going out since for 3 years now, but still live apart.
He thought Nehru jackets went out only in the late seventies.
After going to Joan's for dinner, they went out.
And cold the poor man lies at night, / And so goes out the year.
... THE MAGIC SHOP ACROSS THE MALL WENT OUT OF BUSINESS. ...