O bir şarkıcı olarak iyi tanınmıştır.
- She's well known as a singer.
O, bir şarkıcı olarak iyi tanınmıştır.
- As a singer, she's well known.
Sami iyi tanınan bir avukat tuttu.
- Sami hired a well known attorney.
Bir sosyete moda toplumda iyi tanınan ve sosyal faaliyetlere ve eğlenceye düşkün bir kişidir.
- A socialite is a person who is well known in fashionable society and is fond of social activities and entertainment.
Amerika'nın en meşhur adamı Washington'du.
- Washington was the most famous man in America.
Zülfikar, dördüncü İslam halifesi olan Hazret-i Ali'nin meşhur kılıcıydı.
- Zulfiqar was the famous sword of Hazret-i Ali, fourth caliph of Islam.
Şarkıcı sadece Japonya'da değil, aynı zamanda Avrupa'da da ünlü.
- The singer is famous not only in Japan but also in Europe.
Onun kitabı sadece İngiltere'de ünlü değil, Japonya'da da ünlü.
- Her book is famous not only in England but also in Japan.
Mary tanınmış bir pop yıldızıdır.
- Mary is a famous pop star.
Jim Carrey iyi ve çok tanınmış bir komedyendir.
- Jim Carrey is very famous and a good comedian.
Tom, çok iyi bilinen bir biyolog.
- Tom is a very well-known biologist.
Onun çok iyi bilinen bir aktris olduğu söylenilmektedir.
- It's said that she's a well-known actress.
Biz mükemmel bir biçimde geçindik.
- We got along famously.
A common approach is for the server to accept messages at a well-known port.
... He will be well known to you as with a background in print ...
... in 2011, population is declining in more than 50 countries. Not well-known. ...