Bunun tuhaf olduğunu biliyorum.
- I know this is weird.
Bunun tuhaf olduğunu biliyorum.
- I know that this is weird.
Tom'un bir sürü acayip fikirleri var.
- Tom has a lot of weird ideas.
Bugüne kadar yediğin en acayip şey ne?
- What's the weirdest thing you've ever eaten?
Burada gerçekten garip bir şey oluyor.
- Something really weird is happening here.
Bu bir araba için gerçekten kırmızının garip bir tonu.
- That's a really weird shade of red for a car.
O şimdiye kadar gördüğüm en tuhaf şeylerden biri.
- That's one of the weirdest things I've ever seen.
Şimdiye kadar gördüğün en tuhaf rüya nedir?
- What's the weirdest dream you've ever had?
Bugüne kadar yediğin en acayip şey ne?
- What's the weirdest thing you've ever eaten?
Gerçek dünya genellikle kurgusal dünyadan daha tuhaftır.
- The factual world is often weirder than the fictional world.
Bu daha tuhaf oluyor.
- This is getting weirder.
Hey man, you’re weirding me out.
In the weird of death shall the hapless be whelmed, and from Doom’s dark prison / Shall she steal forth never again.
I don't know why you're so weirded out. This is not San Quentin, it's just a nuthouse.
Her eyes were dry and bright as she replied: ‘I must dree my weird, as we say in the north.’.
... said, "Why did you get" -- it's kind of like a weird, ...
... And she's so weird. ...