O iki hafta New York'ta olacak.
- She will be in New York for two weeks.
Yağmur bir hafta sürdü.
- The rain lasted a week.
Haftalık alışverişini rahat yapman için, arabaya ihtiyacın var.
- For comfortable weekly shopping you have to have a car.
Tom istasyonda haftalık bir dergi aldı.
- Tom bought a weekly magazine at the station.
Miktarı göz önünde bulundurmaksızın,Brian gelecek haftaya kadar doğru,tam miktar istiyor.
- Regardless of the amount, Brian wants the correct, entire amount by next week.
Gelecek hafta New York'a gidiyor.
- He is leaving for New York next week.
ABD'nin ilk başkanı 1790'ların son yılının , son ayının, son haftasının, son gününün, son saatinde öldü.
- The first president of the USA died on the last hour, of the last day, of the last week, of the last month, of the last year of the seventeen nineties.
Bu son hafta acayipti.
- This last week's been crazy.
Her üç haftada bir toplanırız.
- We meet every three weeks.
Biz her iki haftada bir kez tiyatroya gideriz.
- We go to the theater once every two weeks.
Tom her hafta sinemaya gitti.
- Tom went to the movies every week.
Her hafta Pazartesi ve Salı günleri piyano eğitimi, Çarşamba ve Cuma günleri dans.
- Every week I study piano on Monday and Tuesday, and dancing on Wednesday and Friday.
Tom geçen hafta işini bıraktı.
- Tom quit his job last week.
Erkek kardeşim geçen hafta bana bir mektup gönderdi.
- My brother sent me a letter last week.
Toplantı gelecek haftaya kadar ertelendi.
- The meeting has been put off until next week.
Miktarı göz önünde bulundurmaksızın,Brian gelecek haftaya kadar doğru,tam miktar istiyor.
- Regardless of the amount, Brian wants the correct, entire amount by next week.
Ben hizmetlerim için haftalık 2.000 dolarlık sabit bir ücret talep ediyorum.
- I charge a flat fee of 2,000 dollars per weekend for my services.
Tom haftalarca Mary'yi görmedi.
- Tom hasn't seen Mary in weeks.
Katil haftalarca kaçak kaldı.
- The killer remained at large for weeks.
Haftada bir kez piyano dersleri alır.
- She takes piano lessons once a week.
O, en azından haftada bir kez anne ve babasına yazdı.
- She wrote to her parents at least once a week.
Öğrencilerin haftada bir saat toplum hizmeti yapmaları gereklidir.
- Students are required to perform one hour of community service per week.
Haftada ne kadar kazanıyorsun?
- How much do you earn per week?
I'll see you Thursday week.
On the other hand, too wide a notch means you have to drill until a week from next Tuesday to get enough dust to fill the darn thing.
Even the best weatherman can't tell if it's going to rain or shine a week from next Tuesday. With the stars it is different. We can always tell in advance.
I wouldn't bother trying to get off with her – it's rag week.
She visits her mother weekly.
He's going for his weekly check-up at the hospital.
... she had emergency surgery is one week earlier ...
... people every week and actually get more use than Google Maps ...