Hava hakkında konuşmak istemiyorum.
- I don't want to talk about the weather.
Çok şükür hava düzeldi.
- Luckily, the weather turned out fine.
Yarın için hava durumu iyi değil.
- The weather outlook for tomorrow is not good.
Tom hava durumu ne olursa olsun gitmek niyetinde.
- Tom intends to go regardless of the weather.
Kötü hava şartlarından dolayı oyun iptal edildi.
- Due to the bad weather, the game was cancelled.
Maraton organizatörleri, hava şartları gözetilmeksizin, organizasyonun devam edeceğini söyledi.
- The organisers of the marathon said that the event would go ahead, regardless of the weather conditions.
Sıcak havadan rahatsız olmam.
- I don't mind hot weather.
Meteoroloji uzmanı bir fırtınanın geldiğini söylüyor.
- The weatherman says a storm is coming.
Bu fırtınalı havanın devam etmeyeceğini umuyorum.
- I hope this stormy weather won't go on.
Havadan dolayı yönümüzü değiştirdik.
- We were rerouted because of weather.
Joshua weathered a collision with a freighter near South Africa.
One complained of a bad cold in his head, upon which Jonah mixed him a pitch-like potion of gin and molasses, which he swore was a sovereign cure for all colds and catarrhs whatsoever, never mind of how long standing, or whether caught off the coast of Labrador, or on the weather side of an ice-island.