الإنجليزية - التركية
تعريف watching; examining; observant of religious laws; cautious; meticulous في الإنجليزية التركية القاموس.
- observing
- {s} inceleme
- observing
- (isim) gözleme
- observing
- tarassut
- observing
- gözleme (inceleme vb)
- observing
- {i} gözlem
Ben yabani kuşları gözlemliyorum.
-I'm observing wild birds.
Tom gizemli yeni bir nesne keşfettiğinde teleskobuyla gökyüzünü gözlemliyordu.
-Tom was observing the sky with his telescope when he discovered a mysterious new object.
- observing
- {f} gözle
Ben yabani kuşları gözlemliyorum.
-I'm observing wild birds.
Tom gizemli yeni bir nesne keşfettiğinde teleskobuyla gökyüzünü gözlemliyordu.
-Tom was observing the sky with his telescope when he discovered a mysterious new object.
- observing
- gözleyerek
Patron, yazıhanenin üzerindeki balkonda işçileri gözleyerek gezindi.
-The boss strolled around the balcony above the office, observing the workers.
- observing
- {i} gözleme
Beklemek, gözlemek ve sessiz kalmak birçok savaşı önleyebilir.
-Waiting, observing, and keeping silent can avoid many wars.
- observing
- {s} gözetleme
- observing
- dikkatli
- observing
- söyle/uy/gözle
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف watching; examining; observant of religious laws; cautious; meticulous في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- {s} observing
watching; examining; observant of religious laws; cautious; meticulous
الواصلة
watching; examining; ob·ser·vant of re·li·gious laws; cautious; me·ti·cu·lousالنطق
Resimler
السابق
المفضلات