Biz de ihtiyatlı olmalıyız.
- We have to be cautious, too.
Tom son derece ihtiyatlı.
- Tom is extremely cautious.
Tom tedbirli bir şekilde kapıyı açtı ve odaya girdi.
- Tom cautiously pushed the door open and entered the room.
Çok tedbirli olduğumu düşünüyor musun?
- Do you think I'm being too cautious?
Caddeyi geçerken dikkatli ol.
- Be cautious when you cross the street.
Yaşam bir kutu kibrit gibidir. Dikkatli davranırsan aptallıktır. Dikkatli davranmazsan tehlikelidir.
- Life is as a box of matches. Treating it cautiously is foolish, not treating it cautiously is dangerous.
Yeni bir şey denemeyecek kadar sakıngan.
- He is too cautious to try anything new.