Anahtarlar dolaptadır.
- The keys are in the wardrobe.
Dolapta, vardır...Dolapta ne olduğunu söylemiyorum; o benim büyük sırrımdan arta kalandır.
- In the wardrobe, there is... I'm not saying what's in the wardrobe; that is remaining my great secret.
Elbise dolabından mavi bir elbise seçti.
- She selected a blue dress from the wardrobe.
Yeni bir elbise dolabına ihtiyacım var.
- I need a new wardrobe.
Gardırop kapının solunda duruyordu.
- The wardrobe stood to the left of the door.
Anahtarlar gardıropta.
- The keys are in the wardrobe.
Yolculuğunuz için giysilerinizi planlamanız gerekiyor.
- You need to plan your wardrobe for the trip.
... DAVID BECKHAM: Her wardrobe is ridiculous already. ...
... >>> I know you have a meticulously planned wardrobe, ...