Sıkıldım ve bu yüzden şehrin etrafında gezindim.
- I got bored, that's why I wandered around the city.
O, gölün etrafında gezindi.
- He wandered around the lake.
Çocuk kasabayı geziniyordu.
- The boy was wandering about the town.
Hangi yola gitmem gerektiğini fark etmeden önce gezinerek bir saat harcadım.
- I spent an hour wandering before I realised which way I needed to go.