Tom'un alışveriş merkezinde tek başına gezinmesini istemiyorum.
- I don't want Tom wandering around the mall by himself.
İş görüşmem ertelenince saat 3'e kadar boş boş gezdim.
- When my interview was postponed until 3, I wandered around killing time.
Ben sadece bir gezginim, bir ruhun saflığını arıyorum.
- I am just a wanderer, seeking for purity of a soul.
Tom'un alışveriş merkezinde tek başına gezinmesini istemiyorum.
- I don't want Tom wandering around the mall by himself.
Hangi yola gitmem gerektiğini fark etmeden önce gezinerek bir saat harcadım.
- I spent an hour wandering before I realised which way I needed to go.
Tom'un alışveriş merkezinde tek başına gezinmesini istemiyorum.
- I don't want Tom wandering around the mall by himself.
O, gölün etrafında gezindi.
- He wandered around the lake.
Korkunç bir şüphe beynimde gezindi.
- A horrible suspicion wandered around in my brain.
To go for a wander.