Biz diğerlerinin gelmesini beklerken bir içki ister misin?
- Would you like a drink while we wait for the others to arrive?
Tom Mary için ne kadar beklemek zorunda olduğunu bilmiyor.
- Tom doesn't know how long he'll have to wait for Mary.
Tüm yapmanız gereken, onun cevabını beklemek.
- All that you have to do is to wait for his reply.
Cuma günkü partiyi bekleyemeyiz.
- We can hardly wait for the party on Friday.
Lütfen beş dakika bekle.
- Please wait for five minutes.
Neden Japonya'ya gideceksin? Tokyo'da bir konferansa katılmak için.
- Why are you going to Japan? To attend a conference in Tokyo.
Tom konferansa katılmak için Boston'a gitti.
- Tom went to Boston to attend a conference.
Tüm yapmanız gereken, onun cevabını beklemek.
- All that you have to do is to wait for his reply.
Onun için beklemekten başka yapacak bir şey yoktu.
- There was nothing for it but to wait.
Bekleyiş nihayet bitti.
- The wait is finally over.
Uzun bir bekleyişten sonra içeri girdik.
- We got in after a long wait.
Jim bizi beklemesinin bir sakıncası olmayacağını söyledi.
- Jim said that he wouldn't mind waiting for us.
Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.
- We men are used to waiting for the women.
Tom Mary'yi bekletmek istemedi.
- Tom didn't want to keep Mary waiting.
Tom'u bekletmek istemiyoruz.
- We don't want to keep Tom waiting.
Otobüs bekleyerek burada kalmaktansa yaya gitmeyi tercih ederim.
- I would rather go on foot than stay here waiting for the bus.
Otobüsü beklerken burada kalmaktansa yürümeyi tercih ederim.
- I prefer to walk rather than stay here waiting for the bus.
Burada beklememen gerekir.
- You shouldn't wait here.
Lütfen yarım saat bekle.
- Please wait for thirty minutes.
Ona refakat edecek tek hizmetçisi vardı.
- He has only one servant to attend on him.
Lütfen otuz dakika bekleyin.
- Please wait for thirty minutes.
Çorba ısınıncaya kadar bekleyin.
- Wait till the soup warms.
O kadar meşgulüm ki partiye katılamam.
- I'm so busy I can't attend the party.
Meşgul olmam gereken işlerim var.
- I have things to attend to.
I'm waiting for the train.
What are you waiting for?.
The Court had assembled, to wait events, in the huge antechamber known as the Œil de Boeuf.
The sound of the waits, rude as may be their minstrelsy, breaks upon the mild watches of a winter night with the effect of perfect harmony.
She used to wait down at the Dew Drop Inn.
They laid in wait for the patrol.
... I can't wait for you all to have your own magic moments ...
... realized we shouldn't have to wait for a ...