The author's juxtaposition of the two characters highlights their differences, but also their similarities.
- Yazarın iki karakteri bir araya getirmesi, onların farklılıklarının yanı sıra onların benzerliklerini de vurguluyor.
The author's juxtaposition of the two characters highlights their flaws.
- Yazarın iki karakterinin yan yana koyulması onların kusurlarını vurguluyor.
In Esperanto, the penultimate syllable is stressed.
- Esperanto'da sondan bir önceki hece vurguludur.
He placed emphasis on the importance of education.
- O, eğitimin önemini vurguladı.
This point deserves special emphasis.
- Bu nokta özel bir vurguyu hak ediyor.
This point deserves special emphasis.
- Bu nokta özel bir vurguyu hak ediyor.
I want to stress this point.
- Bu konuyu vurgulamak istiyorum.
Take a screenshot of just the highlighted text.
- Sadece vurgulanan metnin ekran görüntüsünü alın.
The author's juxtaposition of the two characters highlights their differences, but also their similarities.
- Yazarın iki karakteri bir araya getirmesi, onların farklılıklarının yanı sıra onların benzerliklerini de vurguluyor.
The teacher stressed the importance of daily practice.
- Öğretmen günlük çalışmanın önemini vurguladı.
I stressed the point.
- Ben konuyu vurguladım.
The accent of this word is on the second syllable.
- Bu kelimenin vurgusu ikinci hecede.
In Esperanto, the second-to-last syllable is accentuated.
- Esperanto'da sondan ikinci hece vurguludur.
She emphasized the importance of education.
- O, eğitimin önemini vurguladı.
He emphasized the importance of education.
- O, eğitimin önemini vurguladı.
I stressed the point.
- Ben konuyu vurguladım.
However, stressed Vladimir Putin, today is another situation.
- Vladimir Putin vurguladı, ancak bugün başka bir durumdur.