He put emphasis on the importance of the exercise.
- O, egzersizin önemi üzerine vurgu yaptı.
We lay emphasis on the importance of being sincere.
- Biz samimi olmanın önemini vurgularız.
I want to emphasize this point in particular.
- Ben özellikle bu konuyu vurgulamak istiyorum.
I stressed the point.
- Ben konuyu vurguladım.
Fadil's story was highlighted in several newspapers.
- Fadıl'ın hikayesi birkaç gazetede vurgulandı.
The word before XYZ should be highlighted in yellow.
- XYZ'den önceki kelime sarı ile vurgulanmalı.
The teacher stressed the importance of daily practice.
- Öğretmen günlük çalışmanın önemini vurguladı.
I stressed the point.
- Ben konuyu vurguladım.
In the word tomorrow, the accent is on the second syllable.
- Tomorrow kelimesinde vurgu ikinci hecededir.
In Esperanto, the second-to-last syllable is accentuated.
- Esperanto'da sondan ikinci hece vurguludur.
I want to emphasize this point in particular.
- Ben özellikle bu konuyu vurgulamak istiyorum.
You should emphasize that fact.
- O gerçeği vurgulamalısın.
You should emphasize that fact.
- O gerçeği vurgulamalısın.
She emphasized the importance of education.
- O, eğitimin önemini vurguladı.
I wrote down every phrase in his speech that he stressed.
- Konuşmasında vurguladığı her ifadeyi not aldım.
However, stressed Vladimir Putin, today is another situation.
- Vladimir Putin vurguladı, ancak bugün başka bir durumdur.
Take a screenshot of just the highlighted text.
- Sadece vurgulanan metnin ekran görüntüsünü alın.
The word before XYZ should be highlighted in yellow.
- XYZ'den önceki kelime sarı ile vurgulanmalı.
There was a statement in the Asahi newspaper yesterday or the day before stressing that you shouldn't quote Wikipedia.
- Dün ya da evvelsi gün Asahi gazetesinde Wikipedia'dan alıntı yapmamanız gerektiğini vurgulayan bir ifade vardı.
I stressed the point.
- Ben konuyu vurguladım.