Doktorlar onu tedavi etmek için ellerinden gelen her şeyi yaptı.
- Doctors did everything they could to cure him.
Şu anda bu hastalığı tedavi etmek tıbben mümkün değildir.
- At present it is medically impossible to cure this disease.
Bu hastalıkların yaklaşık üçte biri tedavi edilebilir fakat diğerleri ciddi, hatta ölümcül olabilir.
- About a third of these diseases can be cured, but the others may be serious, or even fatal.
Spor onun aşağılık kompleksini tedavi etti.
- Sports cured him of his inferiority complex.
Deneyelim ve bir çare bulalım.
- Let's try and find a cure.
Çaresi yoksa katlanmak gerekir.
- What can't be cured must be endured.
Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar.
- Scientists haven't found a cure for cancer yet.
Onun hastalığının bir çaresi yoktur.
- His illness is without a cure.