vorlesung

listen to the pronunciation of vorlesung
ألمانية - التركية
en {'fo: rle: zung} e (üniversite) ders
[die] (üniversitede) ders
الإنجليزية - التركية

تعريف vorlesung في الإنجليزية التركية القاموس.

lecture
{f} ders anlatmak

Bana ders anlatmak zorunda değilsin. - You don't have to lecture me.

lecture
konferans vermek
lecture
{i} ders

Ders iki bölümden oluşuyor; biri teorik, diğeri pratik. - The lecture is composed by two parts, one theoretical, the other practical.

Çok az sayıda kişi derse geldi. - Few people came to the lecture.

lecture
fırça atmak
lecture
{f} ders ver

Senin tarafından ders verilmem gerekmiyor. - I don't need to be lectured by you.

Profesör, Orta Doğu üzerine bir ders verdi. - The professor gave a lecture on the Middle East.

lecture
paylama
lecture
azarlamak
lecture
ders vermek
lecture
(birdemde) ders
lecture
niversitede ders vermek
lecture
(isim) konferans, ders, uzun öğüt, uyarı, azar
lecture
okutman

Özellikle, ben bir üniversite okutmanıyım. - Specifically, I'm a university lecturer.

Sadece örgütlenmemiş okutmanlardan nefret etmiyor musunuz? - Don't you just hate unorganized lecturers?

lecture
{i} (üniversitede) ders
lecture
{i} konferans, konuşma
lecture
belirli bir konu üzerine konuşma
lecture
tekdir etmek azarlamak
lecture
lecture shipokutmanlık
lecture
umumi ders
lecture
paylama/konferans