Evren hakkında düşünmek bende her zaman varoluşsal bir kriz yaratır.
- Thinking about the universe always gives me an existential crisis.
Tom varoluşsal bir kriz geçiriyor.
- Tom is having an existential crisis.
Bir çalışma orman yangınlarından kaynaklanan hava kirliliğinin mevcut akciğer sorunlarını artırdığını göstermektedir.
- A study shows air pollution from forest fires exacerbates existing lung problems.
O mevcut yasaları görmezden geldi.
- He ignored the existing laws.
Var olan müşterileri korumak, yenilerini bulmak kadar önemlidir.
- Keeping existing clients is just as important as finding new ones.
Var olan müşterileri korumak, yenilerini bulmak kadar önemlidir.
- Keeping existing clients is just as important as finding new ones.