voran

listen to the pronunciation of voran
ألمانية - التركية
{fo'ran} önde, başta
başta
الإنجليزية - التركية

تعريف voran في الإنجليزية التركية القاموس.

ahead
ileri

Programın bir hafta ilerisindeyiz. - We're a week ahead of schedule.

Benzin istasyonu bir kilometre ileride. - A gas station is one kilometer ahead.

ahead
ilerdeki
ahead
başta

İz başta kaba görünüyordu. - The trail ahead looked rough.

ahead
önceden

Raffle's'da yemek yemek istiyorsan, haftalar önceden rezerve ettirmelisin. - If you want to eat at Raffle's, you must reserve weeks ahead.

Önceden telefon etmeliydik ve bir masa ayırtmalıydık. - We should have phoned ahead and reserved a table.

ahead
(Askeri) tam yol ileri
ahead
başlamak

İlerlemenin sırrı başlamaktır. - The secret of getting ahead is getting started.

ahead
öndeki
ahead
(Askeri) pruvada
ahead
get ahead başa geçmek
ahead
önde

Ben önde kırmızı bir araba görüyorum. - I see a red car ahead.

O, kendi sınıfında İngilizcede öndedir. - He is ahead of his class in English.

ahead
ileride

İleride başka bir gemi gördük. - We saw another ship far ahead.

Yaklaşık otuz yarda ileride. - It's about thirty yards ahead.

ahead
ileri doğru

Kahkaha bir cam sileceği gibidir. Yağmuru durduramaz, ancak seni ileri doğru hareket ettirir. - Laughter is like a windshield wiper. It can't stop the rain, but it lets you move ahead.

ahead
ilerde

Programdan ilerdeyiz. - It's ahead of schedule.

O, matematikte bizden ilerdedir. - He is ahead of us in mathematics.

ahead
ileriye

Onlar yavaşca ileriye doğru hareket etti. - They moved ahead slowly.

ahead
ileriki
ahead
önden

Önden buyuralım ve yiyelim. - Let's go ahead and eat.

Tom önden gitmiş olmalı. - Tom must've gone ahead.

ahead
gelecekte