Köylülere yiyecek sağladılar.
- They supplied the villagers with food.
Patlama köylüleri korkuttu.
- The explosion frightened the villagers.
Kısa sürede kendini köy hayatına alıştırdı.
- She soon adjusted herself to village life.
Erkek kardeşim küçük bir köyde yaşıyor.
- My brother lives in a small village.
Benim köyümde, bir dere üzerinde küçük, dar bir yaya köprüsü vardır.
- In my village, there is a small, narrow footbridge over a brook.
Volkanik patlama köyü tehdit etti.
- The volcanic eruption threatened the village.
Patlama köylüleri korkuttu.
- The explosion frightened the villagers.
Köylülere yiyecek sağladılar.
- They supplied the villagers with food.