Ben çeşitli zorluklar gördüm.
- I have seen various difficulties.
Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
- We talked about various things.
O ofisteki birçok insanı taklit ediyordu.
- She was mimicking the various people in our office.
Acıya katlanmanın birçok yolu var.
- There are various ways of enduring the pain.
Biz değişik başlıklarda konuştuk.
- We talked about various topics.
Değişik bilgiler topladı.
- He collected various information.
Bu mağaza her türlü yabancı dil dergilerine sahiptir.
- This shop has all kinds of foreign-language magazines.
Her türlü insanla bağlantı kurar.
- He comes into contact with all kinds of people.
Her tür tabloyu severim.
- I like all sorts of paintings.
Modern toplum her türlü bilgi ile dolup taşıyor.
- Modern society is overflowing with all sorts of information.
Tokyo'da her çeşit millet yaşar.
- All sorts of people live in Tokyo.
Tom bana her çeşit soru sordu.
- Tom asked me all sorts of questions.
Ayrıca çeşitli konular hakkında konuşmakla çok fazla zaman kaybedeceğiz.
- Besides, we will lose too much time to talk about the various topics.
Diplomatlara çeşitli ayrıcalıklar tanınır.
- Diplomats are allowed various privileges.