very; extremely

listen to the pronunciation of very; extremely
الإنجليزية - التركية

تعريف very; extremely في الإنجليزية التركية القاموس.

totally
bütünüyle

Debby'ye merhaba dedim fakat o beni bütünüyle görmezlikten geldi. - I said hello to Debby but she totally ignored me.

Bütünüyle abartmıyorum. - I'm totally not exaggerating.

terribly
çok fena
totally
tamamıyla
totally
toplamda
totally
tümüyle
terribly
çok

Fadıl bir şeylerin çok yanlış olduğunu biliyordu. - Fadil knew that something was terribly wrong.

Tom Fransızca öğrenmekle çok fazla ilgileniyor gibi gözükmüyor. - Tom didn't seem terribly interested in learning French.

terribly
çok kötü
terribly
son derece

Çorba son derece sıcak. - The soup is terribly hot.

Bruce kız arkadaşı onu terk ettiğinde son derece üzülmüştü, ama kısa sürede atlattı. - Bruce was terribly upset when his girlfriend left him, but he soon got over it.

terribly
korkunç bir şekilde

Sırp trenleri korkunç bir şekilde yavaş... - Serbian trains are terribly slow.

Bundan korkunç bir şekilde utanıyorum. - I'm terribly ashamed of this.

terribly
müthiş
totally
tamamen

Tom tamamen heder olmuş. - Tom was totally wasted.

Çocuk tamamen ebeveynlerine bağımlıydı. - The boy is totally dependent on his parents.

all too
Tüm çok
very ill, extremely sick
çok, çok hasta hasta
terribly
berbat/korkunç şekilde
terribly
berbat bir şekilde

Benim yavru köpeğim öldü ve ben berbat bir şekilde üzgünüm. - My puppy died, and I'm terribly upset.

Tom'a berbat bir şekilde muamele edilmişti. - Tom was treated terribly.

terribly
aşırı

Bu hafta her ikimiz için de aşırı yoğundu. - This week has been terribly busy for both of us.

Aşırı derecede pahalı. - It's terribly expensive.

totally
bütün olarak
totally
bütün bütün
الإنجليزية - الإنجليزية
terribly
totally

That was totally wicked!.

all too
very; extremely
المفضلات