vergiler

listen to the pronunciation of vergiler
التركية - الإنجليزية
(Politika, Siyaset) fees
taxes

Our negotiations to lower export taxes suffered a big setback. - İhracaat vergilerini düşürme müzakerelerimiz büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı..

He was criticized for raising taxes. - O, vergileri artırdığı için eleştirildi.

vergi
tax

I think they should put a heavy tax on imports. - Sanırım onlar ithalatlara ağır bir vergi koymalılar.

The government imposed a new tax on farmers. - Hükümet çiftçilere yeni vergi koydu.

Vergiler genel müdürlüğü
The General Tax Division
vergi
(Ticaret) charterers pay dues
vergi
(Ticaret) tariff

Some of the tariffs were as high as sixty percent. - Bazı gümrük vergileri yüzde 60'a varıyordu.

President Arthur wanted to reduce the tariffs. - Başkan Arthur gümrük vergilerini düşürmek istedi.

vergi
(Ticaret) rate

The income tax rate increases in proportion to the salary increase. - Gelir vergisi oranı maaş artışı ile orantılı olarak artar.

Warren Buffett complained that he has a lower tax rate than his secretary. - Warren Buffett, sekreterinden daha düşük bir vergi oranına sahip olmasından yakındı.

vergi
gift

Health is the greatest gift. - Sağlık en büyük Allah vergisidir.

vergi
farm

The government imposed a new tax on farmers. - Hükümet çiftçilere yeni vergi koydu.

vergi
talent
vergi
(Ticaret) que
vergi
{i} tribute
vergi
taxation

The peasants complained of excessive taxation. - Köylüler aşırı vergilendirmeden şikayet ettiler.

Taxation is a serious issue. - Vergilendirme ciddi bir konudur.

vergi
taxe

He was criticized for raising taxes. - O, vergileri artırdığı için eleştirildi.

We think that it's our duty to pay taxes. - Vergi ödemenin bizim görevimiz olduğunu düşünüyorum.

eş etkili vergiler
(Ticaret) charges having an effect equivalent to customs duties
vergi
tax returns
belirli hizmetler için ödenen vergiler ve ücretler
(Hukuk) charges for specific services
dolaylı vergiler
(Hukuk) indirect taxes
federal vergiler
(Ticaret) federal taxes
ithalatta telâfi edici vergiler
(Hukuk) countervailing import duties
vasıtalı vergiler
(Hukuk) indirect taxes
vergi
wedding present
vergi
(Hukuk) charge, duty, levy, tax
vergi
Scot
vergi
charitable contribution or gift
vergi
tax, duty; gift, talent
vergi
duty

These goods are free of duty. - Bu mallar için gümrük vergisi yok.

These articles are all exempt from duty. - Bu mallar gümrük vergisinden muaftır.

vergi
imposition
vergi
impost
vergi
excise
vergi
something with which (a person) is naturally endowed: Bu kabiliyet sana vergi bir şey. This is an ability with which you've been naturally endowed
vergi
dues
vergi
assessment
vergi
gabelle
vergi
dower
vergi
capitation
özel taşınmazlara ait vergiler
(Hukuk) taxes on private immovable property
التركية - التركية
tekalif
rüsum
VERGİ
(Hukuk) Denetim kamu hizmetlerini karşılamak amacı ile bireylerden(zora dayanarak)aldığı kamu geliridir
Vergi
(Osmanlı Dönemi) HARC
Vergi
algı
Vergi
(Osmanlı Dönemi) KATİA
vergi
Kamu hizmetlerine harcanmak için hükûmetin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya veya bazı madde fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan herkesten topladığı para: "Önce vergiyi kolay tahsil etmenin vesilesini hazırlasınlar."- B. Felek
vergi
Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik: "Ne de olsa sapasağlam bir kır çocuğuydum o sıralar, şehirlilere vergi incelikleri öğrenmemiş, bozulmamıştım."- A. İlhan
vergi
Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik
vergiler
المفضلات