vereinsamt

listen to the pronunciation of vereinsamt
ألمانية - التركية
yalnız, münzevi
الإنجليزية - التركية

تعريف vereinsamt في الإنجليزية التركية القاموس.

lonely
{s} yalnız

O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı. - She always comforted herself with music when she was lonely.

Diğer öğrenciler onunla konuşmadığından dolayı Mary yalnızdı. - Mary was lonely because the other students didn't talk to her.

lonely
{s} yalnız (kimse)
lonely
{s} yapayalnız

Hiç yapayalnız kaldın m? - Do you ever get lonely?

O burada yapayalnız olmayacak. - It won't be lonely here.

lonely
terkedilmiş
lonely
yalnız ve mutsuz

Tom yalnız ve mutsuz. - Tom is lonely and unhappy.

lonely
ıssız

O, bu ıssız yerde tek başına taşıyor. - He lives in this lonely place by himself.

Tom olmadan burası çok ıssız olacak. - It's going to be very lonely here without Tom.

lonely
ıssız/yalnız
lonely
sıkıntı verici
lonely
{s} ıssız, tenha
lonely
kimsesizlik
lonely
yalnızlıktan ruhu sıkılmış
lonely
kimsesiz
lonely
lonelinessyalnızlık
ألمانية - الإنجليزية
forlorn (lonely and unhappy)
grows lonely
grown lonely
lonely
become lonely