vatansız

listen to the pronunciation of vatansız
التركية - الإنجليزية
homeless
stateless
vatan
{i} homeland

Mr. and Mrs. Yamada will return to their homeland next month. - Bay ve Bayan Yamada gelecek ay vatanlarına geri dönecekler.

Russia is the homeland of the elephants. - Rusya, fillerin vatanıdır.

vatan
motherland
vatan
soil
vatan
habitat
vatan
fatherland

My fatherland is there, where my soul is. - Ruhum neredeyse vatanım oradadır.

It is sweet and honorable to die for the fatherland. - Vatan için ölmek tatlı ve onurludur.

vatan
(Politika, Siyaset) nation

She was a British national. - O bir İngiliz vatandaşıydı.

Nationalism is not to be confused with patriotism. - Milliyetçilik, vatanseverlikle karıştırılmamalıdır.

vatan
native country

Georgia is his native country. - Gürcistan onun ana vatanı.

vatan
land
vatan
country

Tom is a loyal citizen of his country. - Tom ülkesine sadık bir vatandaştır.

A passport identifies you as a citizen of a country and allows you to travel to foreign countries. - Bir pasaport sizi bir ülkenin bir vatandaşı olarak tanımlar ve yabancı ülkelere seyahat etmene imkan verir.

vatan
home

At first, Meg was homesick. - İlk başta, Meg vatan hasreti çekti.

All of us were homesick. - Hepimiz vatan özlemi çekiyorduk.

Vatan
Blighty
Vatan
Britain or England as homeland (name used affectionately in jest)
vatan
native country, motherland, homeland, country
vatan
native land
vatan
(göçmen) old country
vatan
native shore
التركية - التركية
Vatanı olmayan
haymatlos
vatan
Yurt: "Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın / Bir vatan kalbinin attığı yerdir."- N. H. Onan
VATAN
(Osmanlı Dönemi) (C.: Evtan) Bir kimsenin doğup büyüdüğü yer. Yurt
vatan
Bir ulusun bağımsız ve egemen olarak üzerinde yaşadığı yeryüzü parçası ve onun havası ile karasularına denir
Vatan
(Osmanlı Dönemi) SAV
Vatan
(Osmanlı Dönemi) SE'V
vatan
Yurt
vatansız
المفضلات