It happened prior to my arrival.
- O, ben varmadan önce oldu.
We must hurry if we want to arrive at the station on time.
- Biz, zamanında istasyona varmak istiyorsak acele etmeliyiz.
It's always a good idea to arrive a few minutes early.
- Birkaç dakika erken varmak her zaman iyi bir fikir.
I want to reach the hotel before it gets dark.
- Hava kararmadan otele varmak istiyorum.
You have reached your destination.
- Varmak istediğiniz yere ulaştınız.
Is there any help available?
- İşe yarar bir yardım var mı?
Is there a room available for tonight?
- Bu gece için mevcut bir oda var mı?
There is a church at the back of my house.
- Evimin arkasında bir kilise var.
There is a clock on the wall.
- Duvarda bir saat var.
How long does it take to get to Vienna on foot?
- Vienna'ya yürüyerek varmak ne kadar sürer?
It takes about 15 minutes to get to my office.
- Ofisime varmak yaklaşık on beş dakika alır.
Tom lost all his belongings.
- Tom tüm varlıklarını kaybetti.
He needed more time to complete the task.
- Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
Do you have time to help me?
- Bana yardımcı olmak için zamanın var mı?
Sami left all of his possessions behind.
- Sami bütün varlıklarını geride bıraktı.
Tom believes that life exists on other planets.
- Tom, diğer gezegenlerde yaşamın var olduğuna inanmaktadır.
Do you believe that God exists?
- Allah'ın var olduğuna inanıyor musun?
Thinking about the universe always gives me an existential crisis.
- Evren hakkında düşünmek bende her zaman varoluşsal bir kriz yaratır.
Tom is having an existential crisis.
- Tom varoluşsal bir kriz geçiriyor.
His debts amount to $2,000.
- Onun borçları 2,000 dolara varmaktadır.
His debts amount to $2,000.
- Onun borçları 2,000 dolara varmaktadır.
There are few sites in the Tatar language on the Internet.
- İnternette Tatar dilinde çok az site vardır.
There are 340 species of hummingbirds.
- Sinekkuşlarının 340 türü vardır.
There is an apple on the table.
- Masanın üzerinde bir elma var.
There is a church at the back of my house.
- Evimin arkasında bir kilise var.
How did you get in? Do you have a key?
- İçeri nasıl girdin? Anahtarın var mı?
Get in touch with me as soon as you arrive here.
- Buraya varır varmaz benimle temasa geç.
It took only about five minutes to get to my uncle's house from the station by car.
- Arabayla istasyondan amcamın evine varmak yaklaşık sadece beş dakika aldı.
How long will it take to get there?
- Oraya varmak ne kadar sürer?
We have to come to some agreement.
- Bir anlaşmaya varmak zorundayız.
There's somebody in there.
- Orada içeride biri var.
I think that there is a man in there.
- Sanırım orada bir adam var.
Is there an English-Japanese dictionary on the bookshelf?
- Kitaplıkta İngilizce-Japonca bir sözlük var mı?
Is there life before death?
- Ölümden önce hayat var mıdır?
We must hurry if we want to arrive at the station on time.
- Biz, zamanında istasyona varmak istiyorsak acele etmeliyiz.
I want to arrive at Kennedy Airport early in the afternoon.
- Öğleden sonra erken saatlerde Kennedy Havaalanına varmak istiyorum.
h bir kukla değişkendir.
- h is a dummy variable.
C'deki değişken isimler büyük küçük harfe duyarlıdır.
- Variable names in C are case sensitive.