var oluş

listen to the pronunciation of var oluş
التركية - الإنجليزية
subsistence
existence

In 1989, the extremely famous Eiffel Tower celebrated its one hundred years of existence. - 1989 yılında, son derece ünlü Eyfel Kulesi var oluşunun yüz yılını kutladı.

varoluş
{i} existence

We must accept our existence as far as possible. - Varoluşumuzu olabildiğince kabul etmeliyiz.

The concept of God is a fantasy, created to placate our ignorance about our own existence. - Tanrı kavramı, varoluşumuz hakkındaki bilgisizliğimizi bastırmak için kurulmuş bir hayaldir.

var ol
exist

Tom doesn't believe that ghosts exist. - Tom hayaletlerin var olduğuna inanmıyor.

I don't believe that ghosts exist. - Ben, hayaletlerin var olduklarına inanmıyorum.

varoluş
entity
var ol
{f} existing

Keeping existing clients is just as important as finding new ones. - Var olan müşterileri korumak, yenilerini bulmak kadar önemlidir.

var ol
be
var ol
Good for you!/Well done!/Bravo!
varoluş
subsistence
varoluş
presence
varoluş
phil. existence
varoluş
being
التركية - التركية
mevcudiyet
varoluş
Yaşama, var olma, bir şeyin ne olduğu, nasıl olduğu değil, var olduğu olgusu, mevcudiyet, öz karşıtı: "Artık yaradılışının, varoluşunun, hayatla ödüllendirilişinin sebebini bilmektedir."- T. Buğra
varoluş
Yaşama, var olma, bir şeyin ne olduğu, nasıl olduğu değil, var olduğu olgusu, mevcudiyet, öz karşıtı
var oluş
المفضلات