Lütfen değerli şeyleri burada bırakmayın.
- Please don't leave valuable things here.
Güvenlik için kadın, değerli şeylerini bankada sakladı.
- She kept her valuables in the bank for safety.
Her dil konuşanları için eşit ölçüde değerli ve kıymetlidir.
- Every language is equally precious and valuable to its speakers.
Şüphesiz bilgisayar, kıymetli bir alettir.
- The computer is undoubtedly a valuable tool.
Ben değerli eşyalarımı kurtarmak istiyorum.
- I want to recover my valuables.
Lütfen resepsiyonda değerli eşyalarınızı kontrol edin.
- Please check your valuables at the front desk.
Değerli şeylerini güvenli bir yerde muhafaza etmelisin.
- You should keep your valuables in a safe place.
Güvenlik için kadın, değerli şeylerini bankada sakladı.
- She kept her valuables in the bank for safety.
Tom değerli eşyalarını bir kasaya koydu.
- Tom put his valuables in a safe.
Bu kasa değerli eşyaları saklamak içindir.
- This safe is for keeping valuables.
That ring over there is very valuable.
... We have to work out how valuable these pages are going ...
... be more valuable is because we have more information about ...