الإنجليزية - التركية
تعريف vain; ineffectual; useless; unprofitable; null; voil; nugatory; of no effect في الإنجليزية التركية القاموس.
- frustrate
- kösteklemek
- frustrate
- {f} işini bozmak
- frustrate
- sinirlerini bozmak
- frustrate
- ket vurmak
- frustrate
- {f} hayal kırıklığına uğratmak
- frustrate
- set çekmek
- frustrate
- (Kanun) mani olmak
- frustrate
- engel olmak
- frustrate
- bozmak
- frustrate
- hüsrana uğratmak
- frustrate
- boşa çıkarmak
- frustrate
- engellemek
- frustrate
- düş kırıklığına uğratmak
- frustrate
- boşa çıkar
Tom gizlice Mary'nin planlarını boşa çıkarma girişiminde bulundu.
-Tom secretly attempted to frustrate Mary's plans.
Kötü hava planlarımızı boşa çıkardı.
-The bad weather frustrated our plans.
- frustrate
- (fiil) önlemek, engel olmak, işini bozmak, boşa çıkarmak, hayal kırıklığına uğratmak, yıldırmak
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف vain; ineffectual; useless; unprofitable; null; voil; nugatory; of no effect في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- frustrate
vain; ineffectual; useless; unprofitable; null; voil; nugatory; of no effect
الواصلة
vain; ineffectual; useless; unprofitable; null; voil; nugatory; of no ef·fectالنطق
Resimler
المفضلات