vadeli

listen to the pronunciation of vadeli
التركية - الإنجليزية
having a fixed term
(Kanun) dated
forward
future

Gold futures were sharply higher. - Altın vadeli işlemleri hızla yükseldi.

deferred
vade
maturity
vadeli akreditif
(Ticaret) deferred letter of credit
vadeli akreditif
(Ticaret) deferred payment l/c
vadeli fiyat
(Ticaret) forward price
vadeli hesap
deposit account
vadeli işlem
(Ticaret) option
vadeli işlem
(Ticaret) future delivery
vadeli işlem
(Ticaret) derivative
vadeli işlemler
(Ticaret) spot
vadeli işlemler
(Ticaret) financial futures
vadeli kontrat
(Ticaret) forward contract
vadeli kredi
(Ticaret) term loan
vadeli mevduat
(Ticaret) restricted bank deposit
vadeli satış
(Ticaret) sale for the account
vadeli satış
(Askeri,Ticaret) hedge
vadeli sigorta
(Ticaret) term insurance
vadeli sözleşme
(Ticaret) forward contract
vadeli sözleşmeler
futures
vadeli teslim
(Ticaret) future delivery
vadeli dövizli mevduat
Foreign exchange term deposit
vadeli iskonto
Forward discount
vadeli alışveriş
time bargain
vadeli borsa işlemi
(Ticaret) forward transactions
vadeli borsa işlemi
bargain for account
vadeli borç
time loan
vadeli borç senedi
(Ticaret) dated security
vadeli döviz işlemi
(Ticaret) forward exchange
vadeli farkı
(Ticaret) forward differential
vadeli geri ödenen borç para
deferred annuity
vadeli hesap
time deposits
vadeli hesap
deposit account, time deposit
vadeli hesap
savings account
vadeli hesap cüzdanı
savings book
vadeli hesap/mevduat
time deposit
vadeli istikraz
time loan
vadeli kambiyo
(Ticaret) forward foreign exchange
vadeli kur
forward rate
vadeli kur primi
(Ticaret) forward premium
vadeli menkul kıymet
(Kanun) redeemable security
vadeli mevduat
term deposit
vadeli mevduat
deposit account, time deposit
vadeli muamele
(Ticaret) settlement bargain
vadeli olarak
terminally
vadeli parite kuru
(Ticaret) forward parity
vadeli poliçe
time draft
vadeli poliçe
(Ticaret) date draft
vadeli poliçe
(Ticaret) time bill
vadeli satın alma
(Ticaret) forward buying
vadeli satın almak
(Ticaret) buy for account
vadeli satış
forward sale
vadeli satış usulü 
(Ticaret) hedging 
vadeli senet
time draft
vadeli sözleşme
future
vadeli tazminat
(Ticaret) deferred compensation
vadeli teslim kuru
(Ticaret) forward rate
vadeli çek
postdated check
vade
{i} prompt
vade
credit
Vadeli hesap
fixed term account
vade
the time when one is fated to die, one's hour of death
vade
(Latin) dies
vade
the day of reckoning
vade
expiree
vade
(Ticaret) parent
vade
fixed date
vade
(Ticaret) settlement date
vade
life

Very many religions promise life after death. - Pek çok dinler ölümden sonra hayat vadediyor.

vade
the fatal date
vade
(Ticaret) maturity date
vade
redemption date
vade
{i} expiry
vade
time of payment
vade
matureness
vadeli mevduat
time deposit
vadeli mevduat
time deposits
2 yıl vadeli
two-year term
vade
(Ticaret) payment term
kısa vadeli
short term

The short term contract employees were dismissed without notice. - Kısa vadeli sözleşmeli personel haber vermeden işten çıkarıldı.

kısa vadeli
shortdated
kısa vadeli
short range
kısa vadeli
short-term
kısa vadeli
short

There is no short-term fix. - Kısa vadeli düzeltme yoktur.

Many people on Tinder are just looking for a short-term relationship. - Tinder'deki birçok kişi sadece kısa vadeli bir ilişki arıyor.

kısa vadeli
short-range, short-term
kısa vadeli göstergeler
(Hukuk) short term indicators
kısa ve orta vadeli öncelikler
(Hukuk) short and medium term priorities
orta vadeli görüş açısı
(Hukuk) in a medium perspective
orta vadeli işletme kredisi
(Hukuk) medium term management credit
orta vadeli planlama
(Hukuk) medium-term planning
orta vadeli rekabet
(Hukuk) medium-term competitiveness
orta vadeli sürdürülebilir kamu sermayeleri için sağlam bir temel
(Hukuk) a solid basis for sustainable public finances in the medium term
orta vadeli tahmin
(Hukuk) middle term prevision
uzun vadeli
long-term

This thing can't be rushed; it needs long-term planning. - Bu şey aceleye gelmez; onun uzun vadeli planlamaya ihtiyacı var.

For the sake of long-term interests, we have decided to sell the development department. - Uzun vadeli çıkarların uğruna, biz geliştirme departmanını satmaya karar verdik.

uzun vadeli
long dated
uzun vadeli
long term

What are your long term plans? - Senin uzun vadeli planların nedir?

uzun vadeli
long range
uzun vadeli
long

For the sake of long-term interests, we have decided to sell the development department. - Uzun vadeli çıkarların uğruna, biz geliştirme departmanını satmaya karar verdik.

E-cigarettes are being promoted as a healthy alternative to tobacco cigarettes, but health authorities are concerned about the long-term health effects on users. - Elektronik sigaralar, tütüne karşı sağlıklı bir alternatif olarak teşvik ediliyor ama sağlık otoriteleri, kullanıcılar üzerindeki uzun vadeli etkilerine dikkat çekiyor.

uzun vadeli
longtime
uzun vadeli taahhütler
(Hukuk) long-term commitments
uzun vadeli yükümlülükler
(Hukuk) long-term commitments ÜÜÜÜ
vade
settlement date, redemption date, maturity date; term, fixed term, fixed date; the day of reckoning, the fatal date
vade
due date; date of maturity
vade
deferment
vade
time
vade
tenor
vade
term, fixed period of time; prompt
vade
grace period, respite, delay, extension
vade
expiration
vade
date
vade
(Hukuk) term

The money was not invested in areas where it could bring benefit over the long term. - Uzun vadede fayda sağlayabilecek alanlara yatırım yapılmamıştı.

What are your long term plans? - Senin uzun vadeli planların nedir?

vade
usance
vade
mature
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف vadeli في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

vade
{v} to go or pass away, vanish, fade
vade
To fade; hence, to vanish
التركية - التركية
Süresi sınırlanmış: "Kısa ve uzun vadeli hiçbir ödünç alma imkânı yoktu."- F. R. Atay
Süresi sınırlanmış
vadeli hesap
Belirli bir süre için açılmış banka hesabı
vadeli mevduat
bakınız: vadeli hesap
vadeli satış
Süresi sınırlandırılarak yapılan satış
Vade
önel
kısa vadeli
Süresi az olan
vade
Bir işin yapılması veya bir borcun ödenmesi için gösterilen süre, mühlet, mehil
vade
Bir işin yapılması veya bir borcun ödenmesi için gösterilen süre, mühlet, mehil: "Villanın vadesi ocak sonunda geliyordu, değil mi?"- S. F. Abasıyanık
الإنجليزية - التركية

تعريف vadeli في الإنجليزية التركية القاموس.

vadeli mevduat hesabı
Term deposit account
vadeli
المفضلات