Mary is an architect specialized in experimental designs.
- Mary deneysel tasarımlar konusunda uzmanlaşmış bir mimardır.
That psychiatrist specialized in eating disorders.
- O psikiyatrist yeme bozuklukları konusunda uzmanlaşmış.
I specialize in medieval history.
- Orta çağ tarihinde uzmanlaşıyorum.
That psychiatrist specialized in eating disorders.
- O psikiyatrist yeme bozuklukları konusunda uzmanlaşmış.
Tom should consult an expert.
- Tom bir uzmana danışmalı.
He is something of an expert on oriental art.
- O, oryantal sanatında birazcık uzmandır.
Tom wanted to become a search-and-rescue specialist.
- Tom bir arama-kurtarma uzmanı olmak istiyordu.
We regard Dr. Brown as the best heart specialist in the United States.
- Biz Dr. Brown'ı Amerika Birleşik Devletleri'nde en iyi kalp uzmanı olarak görüyoruz.
Tom is an authority on jazz.
- Tom, cazda bir uzmandır.
Tom is an authority in his field.
- Tom, alanında bir uzmandır.
Professional translators quite often specialize in just one field, for example law or medicine.
- Profesyonel çevirmenler çoğunlukla sadece tek bir alanda uzmanlaşırlar, örneğin hukuk ve tıp.
Is it a good idea to hire former hackers to work as security professionals?
- Eski bilgisayar korsanlarını güvenlik uzmanı olarak çalıştırmak için kiralamak iyi bir fikir mi?
Don't worry so much! For quite an esteemed expert such as myself, it's peasy lemon squeezy!
- Bu kadar endişelenme! Benim gibi çok saygın bir uzman için bu iş çocuk oyuncağı!
Don't you trust the weathermen?
- Meteoroloji uzmanlarına güvenmiyor musunuz?
The judges haven't yet picked the best book.
- Uzmanlar henüz en iyi kitabı seçmediler.
Tom certainly is a poor judge of character.
- Tom kesinlikle kötü bir karakter uzmanı.
Tom is a proficient marksman.
- Tom uzman bir keskin nişancıdır.
We are looking for someone who is proficient in French.
- Fransızca'da uzman birisini arıyoruz.