She is an expert typist.
- O bir uzman daktilocu.
Dieticians are experts in the food industry.
- Diyetisyenler yemek branşında uzmandırlar.
I'm not a specialist.
- Ben bir uzman değilim.
A leading specialist was brought in to authenticate the painting.
- Önde gelen bir uzman resmi tasdik etmek için içeriye getirildi.
Tom is an authority in his field.
- Tom, alanında bir uzmandır.
He's an authority in his field.
- O, alanında bir uzmandır.
You need a professional to translate this.
- Bunu çevirmek için bir uzmana ihtiyacın var.
Professional translators quite often specialize in just one field, for example law or medicine.
- Profesyonel çevirmenler çoğunlukla sadece tek bir alanda uzmanlaşırlar, örneğin hukuk ve tıp.
Don't worry so much! For quite an esteemed expert such as myself, it's peasy lemon squeezy!
- Bu kadar endişelenme! Benim gibi çok saygın bir uzman için bu iş çocuk oyuncağı!
Why don't we let Tom handle this matter? After all, he's the expert, right?
- Neden Tom'un bu mesele ile ilgilenmesine izin vermiyoruz? Nede olsa, o uzman, değil mi?
He is a good judge of horses.
- O, atlarla ilgili iyi bir uzmandır.
The judges haven't yet picked the best book.
- Uzmanlar henüz en iyi kitabı seçmediler.
We are looking for someone who is proficient in French.
- Fransızca'da uzman birisini arıyoruz.
Which foreign language are you most proficient in?
- En çok hangi yabancı dilde uzmanlaşmış bulunuyorsunuz?