That extension cord looks dangerous to me. You see where it's frayed there?
- Bu uzatma kablosu bana tehlikeli gibi görüyor. Nereden yıprandığını görüyor musun?
Layla went to a hair salon to get extensions in her hair.
- Leyla saçlarını uzatmak için bir kuaföre gitti.
I wouldn't mind stretching my legs a little.
- Bacaklarımı biraz uzatmamın benim için bir sakıncası yok.
I want to stretch my legs.
- Ben bacaklarımı uzatmak istiyorum.
They are planning to extend the railroad to the next town.
- Onlar demiryolunu sonraki şehre uzatmayı planlıyor.
Tom hopes to extend his stay in Boston.
- Tom Bostonda kalışını uzatmayı umuyor.
I wouldn't mind stretching my legs a little.
- Bacaklarımı biraz uzatmamın benim için bir sakıncası yok.
Where is the extansion cable?.
He stood up and reached for his hat.
- Ayağa kalktı ve şapkasına uzandı.
She reached out to take his hat.
- Şapkasını almak için uzandı.
Gooseberries are fruits that are effective at extending life.
- Bektaşi üzümü hayatı uzatmada etkili meyvelerdir.
Tom wanted to check the applicant's character reference before extending an offer.
- Tom teklifi uzatmadan önce başvuranın karakter referansını kontrol etmek istedi.