uzan

listen to the pronunciation of uzan
التركية - الإنجليزية
lain

This is the first time I've ever lain on this grass. - Bu çime ilk kez uzandım.

{f} lying

He was lying down for a while. - O, bir süre uzanıyordu.

I found my dog lying under the tree in our yard. - Köpeğimi bahçemizdeki ağacın altında uzanırken buldum.

{f} lie

As a boy, I used to lie on my back on the grass and look at white clouds. - Çocukken çimin üstünde sırtüstü uzanır beyaz bulutlara bakardım.

The city lies east of London. - Şehir Londra'nın doğusuna uzanmaktadır.

şehirden çok uzan yer
outback
uzan
المفضلات