Tom spent a sleepless night thinking of Mary.
- Tom Mary'yi düşünerek uykusuz bir gece geçirdi.
From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
- Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
As he sits in the dark, typing away at his computer, he hears the sound of morning birds chirping away and realizes he has been up all night - but the insomniac still refuses to sleep.
- O karanlıkta otururken bilgisayarında yazı yazıyor, cıvıl cıvıl öten sabah kuşlarının sesini duyuyor ve bütün gece uyumadığını fark ediyor- fakat uykusuzluk hastası hâlâ uyumayı reddediyor.
The poet compared death to sleep.
- Şair ölümü uykuya benzetti.
I always feel sleepy.
- Her zaman uykulu hissederim.
A few hours nap will do you good.
- Birkaç saatlik uyku sana iyi gelecektir.
Why don't you go take a nap?
- Neden bir uyku çekmeye gitmiyorsun?
Tom felt comfortable inside his sleeping bag.
- Tom uyku tulumunun içinde rahat hissetti.
Dalida died from an overdose of sleeping pills.
- Dalida aşırı dozda uyku hapından öldü.
He fell into a slumber inadvertently.
- O istemeden uykuya daldı.
At the end of the sleep the dormant awakes.
- Uykunun sonunda uyuyan uyanır.
I want you to get a good night's rest.
- Ben iyi bir gece uykusu uyumanı istiyorum.