Teknoloji hızla değişir demek bilinen gerçeği dile getirmektir.
- To say that technology changes rapidly is to utter a truism.
O mutlak bir zaman kaybı.
- That's an utter waste of time.
O tam ve mutlak bir zaman kaybıydı.
- It was a complete and utter waste of time.
Utangaç erkek çocuğu onun varlığında tamamen sıkıldı.
- The shy boy was utterly embarrassed in her presence.
Tom tamamen yiyeceklere saplantılı. Mary'nin onu terkettiğine şaşmamalı.
- Tom is utterly obsessed with food. No wonder Mary dumped him!
Teknoloji hızla değişir demek bilinen gerçeği dile getirmektir.
- To say that technology changes rapidly is to utter a truism.
Teniste doksanlı nesil şimdiye kadar son derece başarısız oldu, kızgın hayranlar söylüyor.
- The nineties generation in tennis has been utterly useless so far, exasperated fans say.
Tom son derece şaşırmış görünüyor.
- Tom looks utterly confused.
Tom tamamen yiyeceklere saplantılı. Mary'nin onu terkettiğine şaşmamalı.
- Tom is utterly obsessed with food. No wonder Mary dumped him!
Bir ayda işi tamamen bitirmek imkansız.
- It is utterly impossible to finish the work within a month.
Sally is uttering some fairly strange things in her illness.
Sally's car uttered a hideous shriek when she applied the brakes.
This is utter nonsense!.
Don't you utter another word!.
Wo be to you scrybes and pharises ypocrites, for ye make clene the utter side off the cuppe, and off the platter: but within they are full of brybery and excesse.
So whan he com nyghe to hir, she bade hym ryde uttir – ‘for thou smellyst all of the kychyn.’.