She kissed him without shame, on the mouth.
- Utanmadan onu ağızdan öptü.
The man blushed like a boy.
- Adam bir çocuk gibi utandı.
Stop looking at me like that, you'll make me blush.
- Bana öyle bakmayı kes, beni utandıracaksın.
I'm not ashamed of my father being poor.
- Babamın fakir olmasından utanmıyorum.
He is not ashamed of being poor.
- O, fakir olmaktan utanmıyor.